İŞÇİ
SINIFINDAN ve HALKTAN
KOPUK BİR SANAT DÜŞÜNÜLEMEZ
03 Şubat Pazartesi akşamı
Direnkazova-DİH mağazasının alt katındaki kültür merkezinde Kazova İşçileri ile
bir araya gelen Ezgi Bakçay Sanat Semineri Grubu, sanat, siyaset ve direniş
ilişkilerini tartıştıkları bir seminer yaptı.
Hem Kazova işçilerinin verdikleri
mücadeleyi kendi ağızlarından dinleme fırsatı buldular hem de direniş sürecinde
sanatçılarla nasıl bağ kurduklarını tartışarak eğitim çalışmalarını sahaya
taşımış oldular.
Saat 19.00’da başlayan seminerde Ezgi
Bakçay, politik sanatın yeni tanımını tartışacağız diyerek sözlerine başladı.
Kazova İşçilerinin nasıl direnişe başladığını anlattı. Av. Behiç Aşçı ve
işçiler direnişin hangi aşamalardan geçtiğinden bahsederek, başlarından geçen
olayları anlattılar.
Seminere katılanlar özellikle,
neden 94 işçiden, 12 işçinin kaldığını sordular. Aşçı, ‘’21. Yüzyılda kapitalizmin en
azgın aşaması olan emperyalizmin dünyada hüküm sürdüğünü ve bizim gibi yeni
sömürgeleştirilmiş ülkelerde sınıf bilincinden söz etmenin imkânsız olduğunu
söyledi. Patrona, polise, savcılara ve hâkimlere karşı verilmiş bir direniş
olduğunu ve işçilere şu an patronları tarafından açılmış olan 3 ayrı davanın olduğunu
söyledi. İşçilerin aç kalmamak için aile baskısına karşı da direndiklerini ve
tüm bu olumsuzluklar karşısında korkuları, kaygıların, umutsuzlukların ön plana
çıktığını ve 94 işçiden 12 işçinin direnmeyi tercih ettiğini’’ anlattı.
Seminerin ilerleyen bölümünde katılımcılar işçilere sorular sorarak üretim,
yönetim ve kooperatif hakkında sorular sordular. Sanatçılar, işçilerin
patronları olmadan toplantılar yaparak kararları ortak alıp hayata geçirmesini ’’biz
bir araya gelmek için bile bazen anlaşamıyoruz, birbirimizi yiyoruz’’
diyerek etkilendiklerini söylediler.
Seminere, Kazova İşçileri için
kazak tasarımı yapıp, geçen hafta yaptıkları açılışta bunları defile ile sunan
ve yine Küba Genç Milli Takımı ile BASK Bölgesi arasında yapılacak dostluk maçında
Kazova İşçilerinin üreteceği formaları tasarlayan Halil Altındere’de
katıldı.
Altındere, Kazova İşçileriyle
buluşmasını, ‘’onlar benim için bir
ilhamdı. Daha önce Kazova direniş ve işgal fabrikasında Metin Yeğin’in büyük
katkılarıyla bir defile yapılmıştı. Orada Yeğin ‘işgal et, diren, üret’ demişti. Bu sözler beni aşırı etkiledi. Ben
tek başıma değildim. Pek çok sanatçı arkadaşımın da katkıları oldu. Açılışta da
birlikte çalıştık ben önerilerimi sundum arkadaşlarda kabul ettiler’’ diyerek özetledi. Kendisinin aslında fazla bir
iş yapmadığını, asıl emeğin işçilerin olduğuna vurgu yaparak, ‘’bizde
bu direnişi daha fazla duyurabilmek için mütevazı bir katkıda bulunduk’’
dedi.
Ardından hazırladığı bir sunumla
daha önce yaptığı bazı çalışmaları izlettirdi. Sulukule’de Roman halkının TOKİ
eliyle kentsel dönüşüm kapsamında nasıl yerinden, yurdundan edildiğine değindi.
Orada yaşayan gençlerin oluşturduğu Tahribad-ı İsyan adlı rap grubunun bu
kapsamda yaptığı şarkıya hazırladığı klip izlendi. Hemen ardından pek çok başka
çalışmasının fotoğrafları izlendi. Soru cevap şeklinde, ilerleyen seminerde
sanatçılar politik sanatın yeniden tanımının yapıldığını, sanatın işçilerden,
halktan kopuk, elit bir tabaka için yapılamayacağını dile getirdiler. Bundan sonra Kazova İşçileriyle sık sık bir
araya geleceklerini, başka çalışmalar da yapmak istediklerini ve tüm bunları Kazova
Kültür Sanat Komitesi ile en kısa sürede bir araya gelerek program
çıkartacaklarını söylediler. Kazova İşçilerinin daha fazla duyulması için
ellerinden geleni yapacaklarının sözünü verdiler. Saat 22.00’da sonlandırılan
seminere 30 kişi katıldı.
KAZOVA DİRENİŞİ KÜLTÜR SANAT KOMİTESİ